TÜM ŞEHİR ve KÜLTÜR TURLARI FİYATA DAHİL !
4* SEÇKİN OTELLERDE KAHVALTI DAHİL KONAKLAMA
SUNEXPRESS HAVAYOLLARI ile AKTARMASIZ
İZMİR - MİLANO / BASEL - İZMİR UÇAK BİLETLERİ ve VERGİLERİ
VENEDİK TURU ve VAPURETTO ÜCRETLERİ
ÜLKE ve ŞEHİR GİRİŞ TURİST VERGİLERİ
6 - 14 Ağustos 2024
Sabah saat 09:00’da İzmir Adnan Menderes Hava Limanı dış hatlar terminalinde buluşuyor, pasaport işlemlerimizi tamamlayarak uçağımıza geçiyoruz. Saat 11:45’de hareket edecek Sun Express XQ892 sefer sayılı uçuşumuzu gerçekleştirerek yerel saat ile 13:50’de Milano Malpensa havalimanına varıyoruz. İlk durağımız alışveriş mabedi olarak anılan ama aynı zamanda İtalya’ya ait birçok kültürel ve tarihi eserlerin koruma alanı kabul edilen Milano’yu gezmeye başlıyoruz. Milano’da 17 yıl geçiren Leonardo Da Vinci’nin anıtını ve müzesini, İtalyan Operasının en ünlü bestecilerinden Verdi’nin son operasını sahnelediği, dünyanın en büyük opera binalarından La Scala Tiyatrosu’nu görüyor, dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden olan, bünyesinde ünlü moda mağazalarını barındıran Vittorio Emanuele II Galerisi’ni ziyaret ediyoruz. Yürüyüş turumuzu, kentin en merkezi meydanı Piazza Del Duomo’da, Avrupa’nın dördüncü büyük katedrali olan Milano Katedralini (Duomodi Milano) görerek tamamlıyoruz. Vereceğimiz serbest zamanın ardından birçok tarihi yapısı, müze haline getirilmiş ünlü eserleri sergileyen villaları ve buzul gölü sınıflandırmasına dahil edilmiş Varese gölü yakınlarında bulunan, aynı adı taşıyan Kuzey Lombardiya bölgesinde konaklayacağımız şehre gidiyoruz. Burada yapacağımız turumuzda, 13 y.y. da inşası tamamlanan ve 17 y.y. da barok mimariyle yeniden yapılandırılan Basilica di San Vittore, şimdilerde bir bir sanat müzesi olarak hizmet veren Masnago Kalesi (Castel di Masnago), Modena Dükü ve Lombardi Valisi III.Francesco’nun Menafoglio ailesine konuk olduğunda şehirden etkilenerek 18 y.y.’ın ikinci yarısında yaptırdığı Palazzo Estense (Estense Sarayı) ve Varese şehir merkezi görebileceğimiz yerler arasındadır. Merkezde vereceğimiz serbest zamanın ardından otelimize yerleşiyoruz. 4* UNA Hotel Varese v.b.
Göller bölgesinin doğa içerisindeki muhteşem resitalini ard arda deneyimleyeceğimiz ikinci günümüzde, otelimizde kahvaltılarımızı yaptıktan sonra, ön Alpler bölgesinde bulunan ve buzul göllerden biri olan 212 km kare yüzölçümü ile ikinci büyük İtalyan gölü ve güney İsviçre’nin en büyüğü kabul edilen Maggiore gölüne doğru yol alıyoruz. Yolumuz üzerinde bulunan ve Varese’nin UNESCO koruması altına alınan ve hac noktası kabul edilen Sacro Monte di Varese de rehberimizin anlatımlarıyla kısa bir fotoğraf molası vererek yolumuza devam ediyor ve Maggiore gölüne ulaşıyoruz. Doğal yapısına ve güzelliğine hayran kalacağınız göl kıyısında sabah kahvelerimizi yudumlamak üzere serbest zaman veriyoruz. Yeniden buluşmamızın ardından İtalya sınırlarına yeniden girmek üzere İsviçre sınırına geçerek Alp dağlarının muazzam manzaraları arasında kurulmuş Lugano kentinin kıyısına yer alan Lugano gölüne gidiyoruz. Katedrali, tarihi Belediye sarayı ve yapılarını da görebileceğimiz ziyaretimizde, göl kenarında fotoğraflama molası veriyoruz. Molamızın bitiminde ülkenin en büyük gölü Garda’ya gidiyoruz. Garda Gölü, etkileyici dağ manzaraları, bağlarla çevrili tepeleri, limanları ve çiçek bahçeleri ile çevrilidir. Popülaritesi nedeniyle uğrak noktası haline gelen, rönesans ve gotik tarzları bir araya getiren tarihi yapıları, kiliseleri ve Garda’nın doğal termal sularından faydalanılarak kurulan tesisleriyle ünlü Sirmione kasabasına gidiyoruz. Burada geçireceğimiz güzel zamandan sonra şehir turumuzu yapmak ve konaklamak üzere Shakespeare’in ünlü eseri “Romeo & Jüliyet” ile özdeşleşen ve antik Roma döneminden kalma yapıları ile dolu Romantizmin gözde kenti Verona’ya gidiyoruz. Buradaki gezimizin ve akşam yemeği için vereceğimiz serbest zamanın ardından Orta Çağ’da önemli bir yerleşim yeri olan ve merkezindeki Villafranca Kalesi konuşlanmış tarihi izler taşıyan Villafranca di Verona kasabasına gidiyor, konaklayacağımız otelimize yerleşiyoruz. 4*Best Western Plus Hotel Expo vb.
Otelde alınacak erken kahvaltının ardından yapacağımız yaklaşık bir buçuk saatlik seyahat ile Orta Çağ ve Rönesans dönemi boyunca denizlerdeki en önemli kuvvet olduğu gibi, 13. yüzyıldan 17. yüzyılın sonlarına kadar sanatın ve ticaretin merkezi olan Venedik Cumhuriyeti’nin başkenti, Venedik gezimize başlıyoruz. Grand Kanal’a bağlanan kırk beş adet kanal çevresinde kurulu kentte yapacağımız yürüyüş turumuzda, İtalyan Krallığının kurucusu Vittorio Emanuele II Anıtı’nı, Hapishaneye giden mahkumların Venedik manzarasını son bir kez görerek iç geçirdikleri rivayetinden adını alan, Ahlar Köprüsü’nü (Ponte Dei Sospiri), Venedik Cumhuriyeti’nin siyasi merkezi olan Dükler Sarayı’nı (Palazzo Ducale), İtalya’nın en büyüklerinden biri olan Aziz Marko Milli Kütüphanesi’ni (Biblioteca nazionale Marciana) görerek, Venedik’in simgesi San Marko Meydanı’na ulaşıyoruz. Bizans mimarisi sanatının en iyi bilinen örneklerinden biri olan ve içerdiği zengin Bizans mozaikleri nedeniyle “Altın Kilise” olarak bilinen San Marko Bazilikası’nı da gördükten sonra, turumuzu tamamlıyoruz. Arzu eden misafirlerimizle, ekstra olarak düzenlenecek Gondol Gezisinin ardından merkezde serbest zaman veriyoruz. Rehberimizle yeniden buluşmamızın ardından, İtalya’dan Balkan coğrafyasına geçerek Yugoslavya’nın dağılmasıyla ilk bağımsızlığını kazanan Slovenya topraklarında ilerliyoruz. Tarihi zenginlikleri, kültürel etkinlikleri ve nehir manzarası ile ünlü başkent Lubljana’ya varışımızın ardından şehir turumuza başlıyoruz. 11. yüzyılda inşa edilen ve Ortaçağda Carniola Kontlarının Sarayı olan Ljubljana Kalesi, Ortaçağ kenti ile modern şehri birbirine bağlayan, kentin sembol yapısı Üçlü Köprü, adını Slovenya’nın yetiştirdiği en ünlü şair France Preseren‘den alan Preseren Meydanı, Ulusal Kütüphane ve Fransız Kilisesi görülecek yerler arasında yer almaktadır. Gezimizi tamamladıktan sonra yemek ve hatıra alış-veriş için serbest zaman veriyoruz. Devamında buluşarak Lubljana’daki otelimize yerleşiyoruz. 4* Austria Trend Hotel Lubljana vb.
Otelimizdeki kahvaltımızın ardından, başkent Ljubljana’nın 50 km kuzeybatısında bulunan ve Avrupa'nın en eski Buzul göllerinden olan, yeşillikler içindeki Bled Gölü’üne gidiyoruz. Etrafı yüksek dağlar ve ormanlarla çevrili turkuaz renkli ve ortasında adacığı bulunan bu gölün kenarında sabah kahvelerimizi yudumladıktan ve adada konuşlanmış Bled adası kilisesini ve Bled şatosunu uzaktan fotoğraflayarak rehberimizin anlatımlarını dinledikten sonra, hem doğal güzellikleri hem de etkileyici Milstatter gölü manzarısı ile bilinen Avusturya’daki Seeboden kasabası güzergahını takip ederek ve Alp dağlarının eteklerinde yolculuğumuzu sürdürdükten sonra, Dachstein Alpleri’nin eteğinde kurulu, Hallstatter Gölü kıyısında yer alan ve 1997’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen ve ölmeden önce görülmesi gereken 100 yer arasına giren, doğal güzellikleri ve tarihi değeri ile bilinen ünlü Hallstatt kasabasına gidiyoruz. Tarihi evler, kiliseleri ve bozulmayan yapısı ile dünyanın her yerinden turist akınına uğrayan bu şirin ve muazzam manzarasıyla sosyal medya mecralarında sıkça karşımıza çıkan Hallstatt’ta rehberimizin yönlendirmeleriyle yürüyüş yapabileceğimiz ve keyifli zaman geçirebileceğimiz serbest zaman alıyoruz. Manazarasına doyamayacağınız güzellikteki kasabadaki zamanımızın bitiminde dünyaca ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart’ın doğduğu Salzburg’a hareket ediyoruz. Almanya’nın çok yakınında bulunan kentin en gözde yerlerinden ve 900 yıllık tarihe sahip olan Avrupa’nın en büyük kalesi Festung Hohensalzburg kalesi(dışarıdan), çiçeklerle ve birbirinden etkileyici heykellerle donatılmış Mirabell Sarayı bahçesi, Orta Çağ, Barok ve Rönesans dönemine ait binaların bulunduğu Eski Şehir ve Residence Meydanı, aşıkların aşklarının sonsuza dek sürmesi için dileklerini yazdıkları ve kilitlerin asıldığı Makartsteg Köprüsünü görüyoruz. Kuşların ve nehrin sesi ile oluşan mükemmel senfoniyi banklarda oturarak iliklerinize kadar hissedebileceğiniz, Salzburg şehrini ikiye ayıran Salzach Nehri, ünlü markaların mağazalarının olduğu Salzburg’un kalbi ve en güzel caddesi Getreidegasse Caddesi, Mozart'ın doğduğu ev(dışardan görülecek) , altın rengi kocaman bir küre üzerinde ayakta duran bir adam heykeli ile Kapitelplatz birbirinden güzel kafelerin, seyyar kütüphanelerin bulunduğu Mozart’ın ihtişamlı heykelininde bulunduğu Mozartplatz, Barok mimarinin en güzel örneklerinden dış cephe kabartmaları, heykelleri ve iç mekânı ile göz alıcı Salzburg Katedrali görüldükten sonra otelimize yerleşiyoruz. Konaklama Salzburg’da. 4* Dorint City Hotel Salzburg vb
Otelimizde alacağımız kahvaltı sonrasında, Alp dağları eteklerindeki keyif dolu yolculuğumuza devam ediyor, bugünkü ilk durağı olan Avusturya’nın Tirol eyaletinin başkenti ve en büyük şehri İnnsbruck’a gidiyoruz. Inn nehri kıyılarına konumlanmış olan zengin tarihi ve muhteşem manzaralarla çevrili kentte, 1500 lü yıllarda inşa edilmiş olan ve altın renkteki çatısından adını alan Altın Çatı Sarayını (Golden Roof), Tirol eyaleti Müze binası, Gotik, Rokoko ve Rönesans mimarisinin hakim olduğu Old Town ve Maria Theresien Caddesi’ni gezerek alış-veriş ve yemek için serbest zaman vererek, Alplerin başkenti İnnsbruck’taki gezimizi tamamladıktan sonra yönümüzü İsviçre ve Avusturya’nın arasında, Alp dağlarının eteklerinde, Ren nehrine yakın konuşlanmış dünyanın 4. Küçük ülkesi Liechtenstein’a gidiyoruz. Prenslikle yönetilen bu doğa harikası ülkeyi keşfe Liechtenstein’ın başkenti Vaduz’u gezerek başlıyoruz. Prensliğin sembolü Vaduz Şatosu, kentin ana kilisesi olan ve gotik mimariyle inşaa edilmiş St.Florin Kilisesi, Liechtenstein Sanat müzesi ve caddeleri rengarenk binalarla süslenmiş, alış-veriş ve kafeleriyle dikkat çeken St. Florin caddesini gezerek keşfimizi tamamlıyoruz. Aracımızdaki yerlerimizi aldıktan sonra İsviçre’nin en büyük kenti Zürich’e gidiyoruz. İçerisinde bulunan mağazaları, restoranları, kafeleriyle ünlü tarihi Merkez Tren Garı’nı görerek panoramik turumuza başlıyoruz. Şehrin en büyüleyici yapılarından 16. y.y.’da inşaası tamamlanan ve Zürich’in sembolü olan Grossmünster Kilisesi, Karl Moser ve Robert Curjel tarafından hazırlanıp 1910’da açılmış olan Kunsthaus(Sanat Evi), Uluslararası yıldızları ağırlayan tarihi Opera ve Bale binasını da gördükten sonra gezimizi tamamlıyoruz. Ardından serbest zaman almak için Eski Kent (Old Town) bölgesine gidiyoruz. Unutulmaz manzaraları eşliğinde nehir ve göl kıyısında konumlanmış, tarihi sokaklarında küçük dükkanları ve mağazaları gördükten sonra dileyen misafirlerimiz rehberimizin de yönlendirmeleriyle Lenin, Troçki, Goethe, Einstein ve Wagner gibi çok ünlü isimlere ev sahipliği yapmış 1911’de ünlü Bellevue meydanında bulunan Grand Cafe Odeon’a gidebilir; kahve, şarap, yemek veya pastalarından tadabilirler. Buradaki keyifli ve nostalji dolu saatlerin ardından otelimize yerleşiyoruz, konaklama Zürih’te. 4* Mercure Zürih City Hotel vb.
Zürih’te otelimizde aldığımız kahvaltının ardından, masalsı ve rengarenk kasabaları ve köyleri gezerek geçireceğimiz güzel bir güne başlamak üzere aracımızdaki yerlerimizi alarak seyahatimize başlıyoruz. Alsace bölgesindeki kuruluşu 9. Yüzyıla kadar uzanan dünyaca ünlü Şarap yolunun başkenti olarak bilinen şirin bir Ortaçağ kasabası olan Colmar’a hareket ediyoruz. Rengarenk ahşap evleri yanı sıra kanalları, Arnavut kaldırımlı sokakları ile fotoğraf meraklılarının ilgisini çekecek olan kasabadaki yürüyüş turumuza, Amerika’daki ünlü Özgürlük heykelinin tasarımcısı Bartholdi’nin Colmar doğumlu olmasından dolayı bir kopyası da burada bulunan Özgürlük Anıtını görerek başlıyoruz. Kafalar Evi (La Maison des Tetes), Pfister Evi (Maison Pfister), Unterlinden Müzesi, Bartholdi Müzesi ve Dominik Kilisesi rehberimizin anlatımları eşliğinde göreceğimiz yerler arasındadır. Yürüyüş turumuzu bitirdikten sonra, yönümüzü kasabanın en ünlü bölgesi olan ve küçük Venedik olarak anılan Petite Venice’e çeviriyoruz. Venedik’ten daha dar ve kısa kanallarıyla rengarenk evlerin arasından yapabileceğiniz gezintilerde birbirinden güzel fotoğraflar çekerek yönümüzü bir başka romantik kasaba olan ve etrafı üzüm bağlarıyla çevrili yerleşim yeri Riquewihr’e çeviriyoruz. Vosges dağlarının eteklerinde yer alan kasaba, Fransa’nın en güzel köylerinden biri olarak sınıflandırılmış olup, her sene yüzbinlerce ziyaretçi ağırlamaktadır. Açık hava müzesinde gezermişcesine Ortaçağ’dan kalma eserlerini, Dolder kulesini gördükten sonra, dünyaca ünlü Riesling şaraplarının anavatanı Riquewihr’de şarap tadımımızı gerçekleştiriyor ve ve şarap yolunun en güzel kasabalarından bir tanesi olan Ribeauville’e uğruyoruz. Ahşap işçiliğinin harikalar yarattığı bölgede şarap tadımları yapabileceğimiz, sembol ve resimlerle özel olarak isimlendirdikleri binaları ve çiçeklerle bezenmiş pencereli evleriyle gezeceğimiz kasabada unutulmaz fotoğraflar çekmek üzere serbest zaman veriyoruz. Yeniden buluşmamızın ardından Fransa’nın kuzeydoğu kenti ve Alsas(Alsace) bölgesinin de başkenti olarak kabul edilen Starsbourg’a gidiyoruz. Yaklaşık 1 saatlik kısa bir seyahat ile kente varışımızın ardından şehir turumuza başlıyoruz. Ünlü Kleber Meydanı’ndan başlayacağımız gezimizde, Notre Dame Katedrali, Strasbourg’un en güzel semti Petite France (Küçük Fransa), Rohan Sarayı, Avrupa Parlamentosu, üstü kapalı köprü, Derici Semti, 1870-1918 yılları arasında inşa edilen Alman Semti, Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Mahkemesi binaları göreceğimiz yerler arasındadır. Yemek ve alış-veriş için vereceğimiz serbest zamanın ardından otelimize yerleşiyoruz. Konaklama Strasbourg’daki otelimizde. 4*Mercure Strasbourg Gare Centrale vb
Otelimizde alacağımız kahvaltımızdan sonra, İsviçre’nin kültür başkenti olan Basel’e yol alıyoruz. Ren nehrinin ikiye ayırdığı, Zürih ve Cenevre’den sonraki en büyük şehri Basel’e ulaşıyor ve gezmeye başlıyoruz. Ana Meydan Marktplatz, 15. Yüzyılda ticari malların Fransa’dan girişi için kullanılan Basel Spalentor (Basel Kapısı), Basel Münster (Katedral) ve parlak kırmızı rengiyle diğer binalardan kolayca ayırt edilebilen Basel Rathaus( Belediye Binası) görebileceğimiz yerler arasındadır. Şehir merkezinde alacağımız kısa bir serbest zamanın ardından rehberimizin belirlediği saatte buluşuyor ve geri dönüş için bizleri İzmir’e ulaştıracak olan uçağımıza binmek üzere Basel Hava Limanına (Euro Airport Basel-Mulhouse-Freiburg) gidiyoruz. Saat 15:10’da Sunexpress Hava Yolları ile gerçekleşecek olan XQ913 sefer sayılı uçuşumuz için check-in ve bagaj işlemlerimizi tamamlıyor ve yerel saat ile 19:05’te İzmir’e ulaşmış oluyoruz.